Aradan yıllar geçmiştir. Ekin Sarp’tan ayrılmıştır, hatta hatıralarından bile silmiştir Sarp’ı. Sinan ise okula gitmeye başlamıştır. Hakan da temelli İstanbul’a yerleşmiştir. Ekin artık avukatlık yapmaktadır. İsmet’in vefatından sonra evin bütün sorumluluğu Ekin’e kalmıştır. Ekin girdiği davaların çoğunu kazanmaktadır. Ama serbest çalıştığı için geliri düzensizdir ve bu da zaman zaman problem yaratmaktadır. Bir gün Ekin Hakan’a rutin kontrollerinden birine giderken, vapurda Mert adında genç bir adam Ekin’e asılma gafletinde bulunur. Ekin Mert’e hayatta hiç unutamayacağı bir şekilde cevabını verir. Bu olaydan sonra ne Mert, ne de Ekin bir daha birbirlerinin yüzlerini görmeyi istemezken, hayat onlara küçük bir oyun oynayacaktır. Olgun, akıllı, sorumluluk sahibi Ekin’le, dünyayı adeta bir panayır yeri gibi gören, eğlenmekten başka bir şey düşünmeyen Mert’in yolları farklı bir yerde, farklı bir şekilde kesişecektir. Hatta hayat onları birbirlerine mecbur bırakacaktır.